Kısa Makale 1- Şirketlerde Ortakların Ve Kanuni Temsilcilerin Kamu Borçlarından Dolayı Sorumlulukları

ŞİRKETLERDE KAMU Borçlarından Dolayı Sorumluluk

1-     GENEL OLARAK

Kamu Alacağı:

“Devletin, kamu hizmetlerinin finansmanı amacı ile kamu gücüne dayanarak koyduğu mali yükümlerden doğan alacaklarıdır”

Kamu Borçlusu:

Tüzelkişilerin kanuni temsilcileri, Anonim Şirket Yönetim Kurulu üyeleri, limited şirket ortakları, şekli ödevlerinin yanında muayyen şartların gerçekleşmesiyle beraber, kamu borçlarından aslen sorumlu olarak Kamu Borçlusu addedilirler.

2-     ŞİRKETLERDE KAMU ALACAKLARINDAN SORUMLULUK SAHİPLERİ

-Şirketlerde Kanuni Temsilcilerin Vergisel Sorumlulukları:

Kanuni temsilciler, fiil ehliyeti bulunmayan vergi mükellefi veya sorumlusu olan gerçek ve tüzelkişilerle, tüzelkişiliği bulunmayan teşekküllerin vergilendirmeden doğan tüm ödevlerinin yerine getirilmesi bakımından vergi dairesinin muhatabıdır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10/2 maddesiyle 6183 sayılı kanunun 35. maddesinde kanuni temsilcilerin sorumluluğu düzenlenmiştir.

213 s. VUK 10/2ye göre, kanuni temsilci vergiye ilişkin görevlerini gereği gibi ve zamanında yerine getirmezse, vergi mükellefleriyle sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar bakımından kendi malvarlığıyla sorumlu olur. Bahsedilen madde, sadece vergi ve buna bağlı alacaklar bakımından geçerlidir. Vergi dışında kalan kamu alacaklarında kanuni temsilcinin sorumluluğunun sınırı 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesine göre belirlenecektir.

Kanuni temsilciler sorumluluğu dahilinde ödemiş oldukları VUK kapsamına giren vergi borçları ile 6183 sayılı Kanun kapsamındaki diğer kamu borçları için asıl mükellef ve sorumlulara rücu edebilir.

-Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunun Vergi Sorumluluğu:

Anonim Şirketlerde, kanuni temsilci şirketi temsil ve idare eden yönetim kuruludur.

Anonim şirketlerin kanuni temsil organı yönetim kurulu olduğundan, Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesinde yazılı koşullar bulunmak kaydıyla, şirketten tahsil imkanı kalmayan kamu alacaklarının tahsili için kanuni temsilci sıfatıyla müteselsilen sorumlu tutularak cebren takibi gereken kimseler de yönetim kurulu üyeleridir. Yönetim Kurulu üyeleri, şirketin kamu borçları dolayısıyla ikinci derecede sorumludur. Şirket malvarlığından tahsil edilemeyen borçları kişisel malvarlıklarından sınırsız ve müteselsil olarak öderler. Sermaye taahhüt borcunu tamamen yatırmış olan şirket ortakları, şirketin kamu borçlarından dolayı sorumlu tutulmazlar.

6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 317. maddesinde anonim şirketlerin idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı, yönetim kurulu üyelerinin hangi hallerde sorumlu tutulacağını belirleyen 336. maddesinde ise maddede dört bent halinde sayılanlar yanında gerek kanunun, gerekse esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği görevlerin kasten veya ihmal sonucu yapılmamasından hem şirkete, hem de münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiş bulunmaktadır.

Dolayısıyla vergi incelemesi daha sonraki bir dönemde yapılmış olsa dahi sorumluluk, incelemenin yapıldığı değil verginin ait olduğu döneme ilişkin olacağından, matrah farkının daha sonraki bir dönemde tespit edilmesi bu sorumluluğu ortadan kaldıracak hukuki bir neden olarak düşünülemez.

-Limited Şirket Ortaklarının Vergi Sorumluluğu:

Limited Şirket ortaklarının şirketin özel hukuk ilişkilerinden doğan borçlarından dolayı sorumlulukları, şirkete getirdikleri veya getirmeyi taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olduğu halde, şirketin kamu borçlarından dolayı sorumlulukları sermaye payları oranındadır.

Bir şirketin ortakları arasında başka bir şirketin bulunması halinde, ortak olan şirketin kanuni temsilcisi veya onun ortaklarının sorumluluğuna gidilemez. Gidilebilmesi için bizzat o şirkete ait bir kamu borcu bulunmalıdır.

213 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ile 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin birlikte değerlendirilmesinden; limited şirketin vergi borcunun öncelikle şirketin malvarlığından tahsiline çalışılması, vergi borcunun şirketten tahsilinin olanaksız olduğunun tespit edilmesi halinde ise, vergilendirme ile ilgili ödevleri yerine getirmekle sorumlu bulunmasına karşın, bu ödevleri yerine getirmeyen kanuni temsilcilerin takip edilmesi gerekmekte, şayet kanuni temsilcinin varlığından da vergi borcu tahsil edilemezse, ancak bu aşamada ortağın ilgili olduğu döneme göre sermaye miktarı veya sermaye hissesi gözönünde bulundurularak takip edilmesi mümkündür.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 4369 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle değişik 35 inci maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan kamu alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları düzenlemesi yer almaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun <mükellef ve vergi sorumlusu> başlıklı 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında da, vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukavelelerin vergi dairelerini bağlamayacağı öngörülmüştür.

Bu hükümlere göre, bir limited şirket ortağının ortaklık ilişkisinin devam ettiği vergilendirme dönemlerinde doğan ve şirketten tahsil imkanı bulunmayan vergi borcundan sermaye hissesi oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu sorumluluğun hisselerin satışı nedeniyle ortadan kaldırılamayacağı yasa gereğidir.

 

3-    SOSYAL GÜVENLİK KURUMU ALACAKLARINDA KAMU BORÇLUSU

 

SGK’ nın prim ve diğer alacaklarında kamu borçlusu;

-     SGK alacağını ödemek zorunda olan gerçek kişiler veya bunların kanuni temsilcileri, mirasçıları, kefilleri,

-     Vakıflar, cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler,

-     Tüzel kişilerle tüzel kişiliği haiz işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzey yöneticileri ve yetkilileri ile kanuni temsilcileri,

-     Kamu idarelerinin tahakkuk ve tediyeyle görevli kamu görevlileri,

-     Yabancı şahıs ve temsilcileri,

-     İşveren vekilleri, alt işveren, geçici iş ilişkisiyle sigortalıyı devralan işveren, işyerinin devralınması veya intikal etmesi ya da başkabir işyerine katılması veya birleşmesi durumunda yeni işverendir.

 

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesi; prim borçlarından dolayı tüzel kişilerin üst düzey yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleriyle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluklarını düzenlemiş, 3917 Sayılı Kanunun 1. maddesi ile yapılan düzenleme sonrasında ise, kurum alacaklarının takibinde 6183 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.